28 Nisan 2010 Çarşamba

Güvensizseniz, Güven Sizsiniz

Güvensizlik. Çağımızın problemi. Şaka şaka böyle modern zaman, kadın dergilerindeki gibi bir yazı yazmayacağım. Aslında hiçbir şey yazmayacağım. Hadi bakalım.

Yok yok yazıyorum tamam.

Çocuktum. Küçüktüm bayağı. Her çocuk gibi annemle babamın elini tutarak yürürdüm kalabalık sokaklarda. İkisinin ortasında. Güvenle atardım adımlarımı. Düşsem bile tutarlardı ki. Kaybolmak ne kelime? Yanımdan ayrılmazlardı bir an bile.

Geceleri korkardım. Çocuksun ya korkuyorsun bazen. Gerçek olamayacağını bilemeyeceğin hayallerden. Utanırdım kapılarını çalmaya ama giderdim yine de yanlarına. En huzurlu uykulardan birine kapatırdım gözlerimi.

Sokakta, okulda, şurada, burada, biri kötü bir şey mi söyledi? Sinirimi bozacak bir laf mı etti? Kendim cevabını veremesem de anlatırdım onlara. Sırtımı her daim yaslayacağım iki insandı işte. Ne yaparsam yapayım hep yanımda olacaklardı.

Bir gün, büyüdüm, uyandım, korktum, yanına sığınacağım bir kucak bulamadım.

Buldum sandığımda, hani arkası olmayan sandalyeye yaslanmak ister de boşluğa düşüverirsin ya huffh diye, öyle hissettim.

Biri elimi tuttuğunda, hiç bırakmayacak sandım. Sarıldığında, ayrılmayacak. Defalarca sarıldılar bu yaşıma kadar. Defalarca da bıraktılar.

Güvendim yine de. Bıkmadım güvenmekten. Aldığım her darbeden sonra kapatmasını bildim yaralarımı. Gülümsedim canım yansa da.

Ağrı kesici misali, dindirsin ağrılarımı diye sığındım kimilerine. Kimilerinin ağrı kesicisi oldum. Kimileri onu bile istemedi itti elinin tersiyle.

Güvenmek istedim hep. Bir şans vermek, şansı hak ettiklerini düşünmek, en azından öyle olduğunu ummaktı tek beklentim. Kimse de hak etmedi yazık, falan demeyeceğim. Verdiğimden fazlasını hak edenler oldu. Ama gitmemeleri için bu yetmezmiş, öğrendim.

Şimdi bakıyorum da;

Önce babam bırakmış elimi. Ardıma baktığımda, kuru kalabalık kalmış sadece. Ne tanıdık bir yüz, ne bir ses… Biraz ağlamışım, sonra bırakmışım aramayı. Yürümüşüm sadece.

Önce babam gitmiş. Herkes gider de, bir o kalır dediğim terk etmiş beni ilk.

O yüzden üzülmüyorum artık.

Yaşadıklarımdan öğrendiğim, söz konusu insanlarla ilişkiler olduğunda çok fazla beklentiye girmemek gerektiği oldu. Yine denemeli, yine çabalamalı, yine değer vermeli tabi ki. Gittiği yere kadar. Olmadığında canın çok acımadan ya da birilerini çok acıtmadan bitirmeli.

Bitmesi, güveninin tükenmesinden yüzlerce kez iyi.

Ne de olsa güvensizlik, çağımızın problemi.

2 Maruzatım olacak:

İ.Özdemir dedi ki...

güven sen küçükken kucağında oynadığın barbi bebekti canım. şimdi büyüdün oyuncak kayboldu. bir daha hiçbir barbi bebek onun yerini tutmayacak :)

Neredeyse Kafasız Nick dedi ki...

Biz büyüdük ve kirlendi dünya.
Ne zaman bu konuda konuşsam aklıma bu cümle gelir. :)

Template by:
Free Blog Templates