29 Ekim 2011 Cumartesi

?

Bir ilişkinin iyi, kötü, güzel, çirkin, unutulmaz, önemli, önemsiz her anını, hatta ayrılığı bile birlikte yaşarken, nasıl oluyor da acısını tek başına yaşamak zorunda kalıyorsun?

21 Ekim 2011 Cuma

...

“Bitti”

Yaz değildi biten. Yaz devam ediyordu. Ben üşüyordum. Bütün sıcaklığın bir anda çekilmesi gibiydi. Keskin soğuğun yüzüne vurması gibi. En beklenmeyen anda çakan şimşek gibi. Dolu tanelerinin tenini delip geçmesi gibi.

“Bitti”

Yaz değildi biten. İçimde kıpırtı bitti. Hani saatin ‘tik tak’larının durması gibi. Sonrası sessizlik. Bazen bi şey sustuğunda anlarsın ya aslında ne kadar gürültülü olduğunu işte öyle.

Ağladım biraz. “Biraz mı?” Öyle kusursuz değil, öyle güzel değil, daha pürüzlü benimkisi. Gözlerimi şişiren, burnumu sildiren cinsten. Oyuncağı elinden alınmış çocuk ağlar ya, ya da son çaredir artık gözyaşları. Son bir çabadır ya.

“Sen de istiyordun böyle olmasını.” İstesem yanında ne işim vardı? İstesem çok da zor değildi ki. “Bitti” Bu kadardı.

“Anlayacaksın beni zamanla.” Ne zaman? Zaman göreceliydi. Zaman ben geçmesini beklerken geçmeyendi hep. Şimdi neden geçsindi?

“Senin için de iyi olacak.” Nasıl? İyi neydi ki? Sen arkana bakmadan giderken, tüm iyilikleri de yanında götürdüğünün farkında değildin. Farkındaydın belki kabul etmeyecek kadar bencildin. Ya da bilmiyorum. Ben artık hiçbi şey bilmiyorum. Benim için de mi? İyi mi? Dudaklarım acıyor. Ben artık hiç gülmüyorum.

Kalp kırılınca ses çıkar mı diye düşünürdüm çocukken. Mesela tüm o kalp parçaları vücudun çeşitli bölümlerine dağılıp batar mı? Batar. Acıtır da çok fena. Sen olsan “Kırık olsa duramazdın.” derdin. Dururum, duruluyor. Dayanılmayacak şey yok ki. “Öyle mi?”

Her boşluk doluyor. Ya da doldu sandığım boşluklar benim eksilişlerimden başka bi şey değil. Alışıyorum. “Bitti” Aynaya bakıp defalarca tekrarlıyorum. “Bitti” Artık yaz da bitti.

Ben artık daha çok üşüyorum.

Artık soğuktan da yaşarıyor gözlerim.

Soğuktan yanıyor yüzüm cayır cayır.

Ceketimin cebine sokuyorum ellerimi, ısınıyorlar.

Yorganıma sarılıyorum geceleri.

Uyuması neyse de, uyanmak bi hayli zor. “Rüyaydı, geçti” Rüyaydı geçti diyorum. Aynaya bakıp defalarca tekrarlıyorum. Rüyaydı. “Bitti”

“Kahvaltı hazırlayayım mı sana?” Hazırlama. Yapma. Bana hiçbi şey yapma. Sen bana en kötü… Sen bana en büyük kötülüğü… Sen bana… Güneşsiz sabahlar, uykusuz geceler bıraktın. Sen yazımı elimden aldın. Soğuk bi mevsim bıraktın. Kitabını ödünç verir gibi yalnızlık teslim ettin bana. Geri de istemedin hiç. Ne kitabını ne yalnızlığını. Okumuyorum o kitabı artık ama her gün aynı yalnızlığı yaşıyorum ben.

“Ben şimdi ne yapacağım?” Son defa sarılacağım ne yapacağım başka? Sigara ile karışık teninin kokusunu kazıyacağım aklıma. Güzel hatırlayacağım sanacağım. Öyle olmayacak. Ben seni her hatırladığımda… Ne yapacağım başka? Hep son resim kalır ya insanın aklında, benim gözümün önünde gidişin olacak yalnızca.

Ben gelişlerini anımsamıyorum.

Ben seninle yaşadığım tüm güzellikleri unutuyorum.

Ben seninle ilgili her şeyi erişemeyeceğim yerlere kaldırıyorum.

Ben seninle temize geçtiğim her şeyin üstünü karalıyorum artık.

18 Ekim 2011 Salı

:(

Anne o gömleği neden yıkadın? :( Hiç yapmazdın ki sen böyle şeyler. Dolabımı ellemezdin. Onca dağınıklığına rağmen düzenle bile demezdin. Neden yıkadın anne? Kollarının kıvrımı bile bırakıldığı gibi duruyordu. Kokusu artık kalmamış olsa da sinmişti bi zamanlar. Şimdi yumuşatıcı kokuyor. Niye yıkadın anne?

14 Ekim 2011 Cuma

Gelecekteki Sevgiliye Mektup

Sevgili gelecekteki sevgili,

Naber? Geleceksen şimdi gelme tamam mı? Yorgunum, kırgınım. Biraz bekle. Şimdi birine güvenmem zor desem, sen bahane sanacaksın. Yeniden güvenebilmeyi öğrenmem lazım benim. Toparlamam lazım kendimi. Öyle bir anda gel ki karşı koyamayayım. Çok mutlu et beni gelişinle. Uzun uzun konuşalım sıkılmadan. Hep bi şeyler anlat bana. Benden zeki ol. Çok şey öğreneyim senden. Hayranlıkla dinleyeyim. Şakalar yap, güldür beni. Sen de bana gül. Bazen gülmekten ne konuştuğumuzu unutalım. En sinir bozucu şeylerle bile dalga geçebilelim. Ellerin güzel olsun. Güzel ellerinle tut ellerimi, ısıt onları üşüdüklerinde. Benden uzun ol. Sık sık sarıl bana. Yanaklarımı sık. Nerede nasıl davranacağını bil. Asla aşırı hareketlerin olmasın. Küfür et mesela ama kimseyi aşağılama. Ukala ol ama bildiğin konularda. Farklı fikirlere açık ol. Haklısın demeyi bil. Özür dilemeyi bil. Çok oku. Bana da okut. Çok dinle. Bana da dinlet. Çalışkan ol. Kendini geliştir. Kariyer, gelecek, iş, plan, master, doktora gibi sözcükler lügatında olmasın. Bi gün sırf onlar için beni bırakma ihtimalin olmasın. Hali hazırda hayatını düzene sokmuş ol. Sürekli benimle ilgilenme ama benimle ilgilendiğin zamanlarda tek odak noktan ben olayım. Ben hastayken yanımdaysan bi başkası aradığında koşarak gitme mesela. Bi şey anlatıyorsam dinle. Boğma, bunaltma. Rahat ol. Benden bunaldığında söyle. Nedensiz geri çekme kendini. Gereksiz gerginlik yaratma. Bahaneler öne sürme. Aradığımda ulaşabileyim sana. Telefonu yüzüme kapatma. Zor zamanlarımda yanımda olduğunu hissettir. Bazen sırf ben istiyorum diye benimle sabahla. Kıyafetlerin hep güzel koksun. Gerçi onu ben de hallederim. Sen yemek yap bana arasıra. Kendi kendine tarifler uydur. Kek bile yapabil. Kötü de olsa yerim ben. Seni kırmam. Mutfakta zaman geçirmeyi sev. Ben alınganımdır, nelere alındığımın farkında ol. Güzel öpüş. Göğsümde uyu. Bütün gece değil ama uykuya dalana kadar en azından. Uyanma diye ben nefes bile alamam zaten sen o kadar yakınımdayken. Uyandığımda ilk gördüğüm şey sen ol. Sabahları o kadar erken kalkmama rağmen gülümseyebilme nedenim ol. Zooey Deschanel’i sevme, kıskanırım, uyuz oluyorum ona ben. Başkasını sev. Scarlett olur, Natalie olur, onları ben de severim mesela. Kavga edelim ama barışalım sonra hemen. Sarıldığında için titresin. Ses tonun güzel olsun ama bana sakın şiir okuma. Yazabiliyorsan bir şeyler yaz. Ben okumayı severim. Hem kalıcı olur. Saçlarımı ben düzelttikçe boz, kızsam da boz. Yalnızca doğumgünümü hatırla. Başka özel gün istemem. Öyle hediye falan almak zorunda hissetme kendini. Ben hediye sevmem. Ben samimiyet isterim. Bi iş çıkışı, sırf içinden geldiği için, karşımda beliriver mesela. Bi hafta sonu iki gevrek al gel, ben çayı demlerim. Ben böyle şeyleri severim. Sevdiğim şeylerle alay etme. Önemsediğim şeylerle alay etme. Hata ettiğimde alay etme. Beni küçük görme. Sonrasında pişman olacağın şeyler söyleme. Tutamayacağın sözler verme. Bi gün her şey kötü gitmeye başladığında korkma, karamsarlığa kapılma. Geçirdiğimiz iyi zamanlar da bizimdi sonuçta. Neden yine iyi olmasın ki? Şans vermeyi bil. Bi ilişkide yalnızca kendinden sorumlu olman gerektiğinin farkında ol. Gereksiz yükler bindirme geniş omuzlarına. Geleceği düşünme. Anı mutlu geçirmeye bak. Kendini yorma. Yalan söyleme. Mümkünse aldatma. Beni kimseyle kıyaslama. Yalnızca sev.

Ve sevgili gelecekteki sevgili, eğer bi gün yine gideceksen, sakın gelme.

4 Ekim 2011 Salı

Üzgünüm

Bi kedi öldü bugün ve ben hiçbi şey yapamadım. Yolun ortasından alıp kaldıramadım bile cansız bedenini. Nereye koyacaktım ki? Nasıl dokunacaktım? Ağladım başında yalnızca. Ağladım ve o servis şöförüne küfrettim. Birini bekledim gelsin diye. Gelsin bi şeyler yapsın diye.

Hani kedilerin yeri sokaklardır falan diyenler var ya. O şöförle aynı küfürlere maruz kaldınız tarafımdan.

2 Ekim 2011 Pazar

Ve ben hala "Orda saat daha onbir" diyorum.

Pazartesi Sendromu

Benim de pazartesi sendromum olsun istiyorum. Küfür ede ede kalkayım sabahları. Gece erken uyumak zorunda kalınca yeni küfürler uydurayım sabahkinden farklı. Dolu bi gün yaşayayım. Bir öncekinin aynısı bile olsa. 6'da çıkıyorsam 8'de çıkarsınlar beni o gün. Sinirleneyim. İzin isteyeyim vermesinler. İş arkadaşımla kavga edeyim. Üstüme daha fazla iş yıksınlar mesela. Haftasonunu iple çekeyim. Cumaları çok seveyim. Bazen cumartesi bile çalıştırsınlar. Yine de seveyim. "Lan böyle iş mi olur mnakoyim. Üç kuruş paraya çektiğimiz çileye bak." diyeyim. Otobüslerde geçsin ömrüm. Sıkış tepiş. Akşam trafiğinden yakınayım. Birine "Bu aralar çok yoğunum." diyeyim, bu sefer gerçek olsun. Yorulayım. Ağzıma sıçsınlar. Stres yapayım. Sinirli bir insan olayım. Komşunun zırlayan oğlunu azarlayayım, pazar sabahımın içine etti diye. Kitap okuyacak vaktim olmasın. Son filmleri kaçırayım. Kendime bakamayayım. Kuaföre gidemeyeyim.

Yalnızca bi sabah bi şey yapmak için uyanayım.

1 Ekim 2011 Cumartesi

:D

Bi de sırf kendilerinden daha iyi bi iş buldum mu falan diye arada bir yoklayan bölümdaşlarım var. Bulamadım lan rahat olun. Hepiniz süpersiniz ben değilim tamam mı? Malım ben.

Ya

Bak bi de bana o zaman sesimi kaydetme demiştin. İyi ki seni dinlememişim. Dün telefonumda buldum, çok özlediğimde duyabileceğim bi sesin var. Artık aramasan da olur.

Template by:
Free Blog Templates