4 Nisan 2010 Pazar

Çal Kanunum Çal


Fasıl yapılan mekanlardan birindeyiz. Her fasıl mekanında olduğu gibi kodaman amcalarla, yaşlı ama genç gibi giyinmiş, bakımlı, bol makyajlı teyzelerden oluşan bir masa var. Kodaman amca siyah gömlek giymiş, ilk iki düğmesini açmış. Saçları hafif kırlaşmış. Richard Gere gibi karizmatik olduğunu sanıyor. Ama Richard onu görse bir daha 'Gere'mezdi. Hahah. Tamam neyse.

Kodaman amca, masadakilerin de ısrarıyla, saz ekibine bir şarkı çaldırmak istiyor. Çok içmiş. Şarkıyı hatırlamıyor. Herkesi susturup mırıldanıyor. Mırıldanmak demeyelim de yüksek sesle "Hıhhııım bahar hmmm kumrular dırım dırım" falan diyor. Saz ekibi bilemiyor bu şarkıyı. "Şu muydu?" diyorlar, yok. "Bu muydu?" değil. "Bilemedik kusura bakmayın." diyorlar en sonunda.

Kodaman amca hiç bu kadar çabuk vazgeçer mi? Söylüyor inatla. "Dırırım dırırrrım dımdım güneş gibi doğuyordun... hmmm lalala."

"Bir şeyler çalalım da bari sussun." bıkkınlığıyla eşlik etmeye çalışıyor saz ekibi. Sonunda şarkı bitiyor. Kodaman amca gülüyor, alkışlıyor, kadehini onlara kaldırıyor. "Ehe ehe elimizden geldiğince çalmaya çalıştık." diyor şarkı söyleyen kanun adamı.

Kodaman amca mutlu oluyor. Biz de. Çünkü işkence gibi dakikalar sonunda bitiyor.

Şarkının bestekârı ve güftekârının, öldüyse kemikleri sızlıyor, yaşıyorsa anlamsızca kulakları çınlıyor. Bir nefes darlığı çekiyor belki o an. Ya da tansiyonu fırlıyor.

Zira şarkısı o ana dek hiç böylesine kötü icra edilmemiş olmalı.

0 Maruzatım olacak:

Template by:
Free Blog Templates