26 Mayıs 2010 Çarşamba

And The Oscar Goes To...

“Aslında hep sana aşıktım. Sadece karşıma yeni çıktın.” demiştim, evet. İlk defa söyledim böyle bir şeyi. İnsan bunu düşünebiliyorsa, söylemeyi akıl ediyorsa gerçekten farklı, doğru, öncekilerden daha yüce bir şeyler yaşıyor demektir.

Ben tanımadan da severdim insanları. Önyargılarım olsa da herkes kadar, hayatıma giren her yeni şeye elimden geldiğince fazla şans vermeye çalışırdım. Çalışırım hala. Sadece insanlarla olan ilişkilerimde değil. Mesela bir kitap, görüp, şöyle bir karıştırıp, göz gezdirip alırım onu. Ya da yazarı hakkında bir şeyler duymuşumdur, belki sadece arka kapağındaki kısa özetten etkilenmişimdir. Severim, heveslenirim. Okumaya başladığımda, her bozuk cümlede, her dilbilgisi hatasında biraz daha azalır sevgim. Bir yemek yerken (Tabi kendim yapmamışsam) her lokmada fark ettiğim o yemeğe uygun olmayan bir baharat tadı, az tuzlu olması, kıvamının tutturulamaması ilk andaki heyecanımı bitirir yavaş yavaş. Ha nimettir yerim, o ayrı.

Bazen gözümde büyüttüğüm de olurdu insanları. Her yanlışında bir çizik daha atardım hanesine. Giderek, bir miktar daha azalırdı sevgim.

Sonra onu tanıdım. Zaten hep tanıyor gibiydim. Sanki epey bir süre görüşmemişiz de, uzun bir ayrılıktan sonra, tekrardan birbirimizi bulmuşuz gibi. Giderek daha çok tanıdım. Tanıdıkça daha çok sevdim.

Her yeni belirsizlik yeni yanlışlar yaratırken hayatımda, tek bir doğrunun tüm yanlışlarımı bir anda götürmesi çok ironik. Ama bir o kadar da güzel. Öylesine net ve parlak ki her şey, öylesine eminim ki, şüphelenecek hiçbir şey bulamıyorum. Gerçi aramıyorum da. Halet-i ruhiyemdeki genel eminlik yavaş yavaş yerini heyecana bırakıyor. Düşünüyorum, düşündükçe gülümsüyorum. Bazen bir şey oturuyor boğazıma, nefes alamıyorum mutluluktan.

Geçmişe dönüp baktığımda eskiden acı veren şeylerin bile artık güzel bir amaca hizmet ettiğini görmek beni şaşırtıyor. Hep şikayet ettiğim sabırsız yapım nedeniyle sabretmekte zorlansam da güzel geliyor. Özlemek mutluluk veriyor. Beklenen şeyin geleceğinden emin olduğumdan dolayı değil. Beklenenin “O” olmasından dolayı. Onunla ilgili her şeyin güzel olmasından dolayı. Hayatımı bu kadar anlamlandırmış olmasından dolayı. Bazen sadece susarak bile bana değer verdiğini gördüğümden dolayı.

Daha önce söylediğim hiçbir şeyi tekrar etmemek adına yeni bir dil oluşturma çalışmalarına başladım. Şaka şaka başlamadım. Ama olsa iyi olurdu. Çünkü mevcut sözcükler yetersiz kalıyor bazen.

Hayatımın en şaşkınçlı, en gülünçlü, en şakalı, en komikli, en güzel, en heyecanlı, en mutlu, en en en… günleri zamansal açıdan kısa, bana göre çooooook uzun süre önce başladı. Daha güzelleri (işte sözcüklerin yetmediği noktalardan biri) ise yarından itibaren gösterimde olacak.

Tüm zamanların en başarılı yapımı!

(New York Times)


Eylem buradaki performansıyla, En aşık kadın oyuncu olmaya aday!

(Haftalık sinema dergisi: Ben Bilmem, Beyin Bedava.)


Nefesinizi kesecek, bir solukta izleyeceğiniz muhteşem bir film!

(Nebilsin Özgentürk)

0 Maruzatım olacak:

Template by:
Free Blog Templates