18 Mayıs 2010 Salı

Eşyalarla Hukukum Eskiye Dayanır

Eşyalarla aramda garip bağlar var. Önceleri bu bağları ben yaratıyorum sanıyordum. Şimdi öyle gibi gelmiyor. Özellikle beni buluyorlar sanki.

Bir şeyler karalamaya lisede başladım evet ama ciddi anlamda paylaşmaya ilk defa telefonuma yazdığım bir yazı sonrası karar verdim. Hangi normal insan telefonuna uzunca bir mektup yazar ki? Bozulmaya yüz tutalı çok oldu. Hala yerli yersiz kapanıp beni üzüyor. Ama ne zaman önemli konuşma yapacak olsam, takılmadan çalışıyor. Anlıyor beni resmen.

Eğer bir evde iki kişi yaşıyorsanız bulaşık makinesini çalıştırmanız birkaç gün alabiliyor. Bu dönemde bulaşıkların birikmesi beklenirken, temiz tabaklar, bardaklar vs, sırayla itinayla kirletilir. Bir noktada, mutfak eşyalarının çoğu tükendiğinde, dolaba elimi atıp bir kase almak istediğimde, elime hep çorba içtiğim ya da salata ya da meyve yediğim o kase geliyor. Çok ilginç, sanki kendi kendine temizlenip beni bekliyor. Canım ya yerim ben onu. Yani içindeki eriği ya da çileği.

Mesela salondaki kanepenin hep aynı köşesine oturuyorum. Farkında olmadan yapıyorum bunu. Eskiden annem de otururdu oraya. Artık, bir yerden sonra, dışarıdan geldiğimde falan annemi kanepenin diğer köşesinde buluyorum. O da farkında olmadan benim yerime oturmuyor demek ki.

Sizi bilmem de, ben yatarken pijama giyenlerdenim. Yazlık, kışlık, baharlık, birkaç çeşit pijamam mevcuttur dolabımda. Mesela altı koyu üstü açık renk olanlar var. Annem bunları beraber yıkamıyor. Koyu renklilerle açık renkliler karıştırılmamalıymış. Haklı olabilir tabi. Bazen bir takımın altı kuruyor üstü kurumuyor ya da yıkanmamış oluyor falan. “Hadi sadece altını giyivereyim.” asla diyemiyorum. Olur da giymek zorunda kalırsam uyuyamıyorum. İşte o anda o pijamayla aramdaki bağ kopuyor. Bir süreliğine görüşmeyi kesiyorum. “Belki de ilişkimize ara vermeliyiz Pijama, hayır hayır sorun sende değil, bende.” diyorum. Ama ne yapayım o da güvenimi sarsıyor böyle yaparak.

Bir bilekliğim var sağ bileğimde. Bileklik değil de deri. Dolayıp bağladıklarından. Hani her beginner seviyesindeki rockcı ergenin boynunda, bileğinde, vücudunun herhangi bir yerinde bulundurmasının farz sayıldığı aksesuarlardan. İşte taa 2005 yazında takmıştım bunu. Hatta kuzenimle Akçay’daydık. “He bu bileğimizde dursun, orası beyaz kalsın, ne kadar yandığımızı anlarız.” demiştik. Böyle de zekiyizdir biz. Genlerle alakalı sanırım. Sonra halihazırda epey esmer olan kuzenimin kolundaki renk farkı çok fazla olmamasına rağmen, benim kolumda kırmızı ve beyaz olmak üzere, birbirinden epey farklı iki ton oluşması bizi şaşırtmıştı. Şaka şaka şaşırtmamıştı çünkü ben kızaracağımı biliyordum zaten. İşte o bilekliğe “Kopana kadar çıkarmayacağım bunu.” diyerek saçma bir anlam yükledim. Hala kopmadı. Bir iki kez çıkarmak zorunda kaldım yalan değil. Ama çok eksik hissettim kendimi. Şimdi biraz biraz aşındı ama bilekliğimin bu dirayeti göstermeye devam edeceğine, ölürken bile bileğimde kalacağına yürekten ya da bilekten inanıyorum.

Bir de eşya sayılır mı bilmem, ilk defa bilgisayar edindiğim günden beri müzik dinlemek için Winamp kullanırım. “Günaydın Winamp!” diyerek güne başlarım mesela geleneksel olarak. Başka bir şeyi denemek bile istemem. Google Chrome çıktığından beri browserım odur. Seviyorum böyle şeyleri. Çok benimsiyorum.

Arada sırada ya da özel bir günde içtiğim sigaraların kutularını saklıyorum. Üniversite üçüncü sınıfta çok yakın arkadaşım Semih’le bir peçete üzerinde yüzdeler anlaşması yapıp, kendi kendimize canlandırmış, gülmüş, eğlenmiştik, Türk Dış Politikası sınava çalışırken. Sınavlara da böyle çalışırız. Yine benim genlerimle alakalı olsa gerek. Çevremdekileri de etkisi altına alıyor herhalde. İşte o peçete hala durur bende.

Şimdi leptapımın “m” harfinde sıkıntı olduğunu fark ettim ve içimden bir şeyler koptu gitti açıkçası. Yani yine basılıyor gördüğünüz gibi, içinde “m” olup da “m”siz yazdığım bir kelime olmadı. Ama basarken zorlanıyorum biraz. Acaba canın acıyor mudur Dell? Seni üzmek istemiyorum. Ama eğer sana zarar veriyorsam... Of! Neredeyse bütün kelimelerde de “m” varmış ne acayip. Özür dilerim Dell. Artık daha dikkatli olacağım. Hadi görüşürüz, öptümmmm! Upps “m” yok, “m” yok!

0 Maruzatım olacak:

Template by:
Free Blog Templates