Kampta ilk günümüzdü. Ne kampıydı bilmiyorum ama bende çadırda kalacağımız hissi uyanmıştı. Ancak kalacağımız yere gidince gördük ki burası çok şirin minik bir daireydi ve tek odası vardı. Bu yüzden ya kuzenim ya ben kalacaktık, mantıksız bi şekilde aynı anda kalmamız imkansızdı. Biz de bunu belli bir düzene oturtmaya karar verdik. Bir gece o, bir gece ben şeklinde olacaktı. Ne kadar kalacağımız da belirsizdi üstelik. Belirli olan bir şey varsa o da o gece kuzenimin dairede kalacak olmasıydı. Ben kendime bütün gece yapacak bir şeyler bulmalıydım. Şöyle biraz dolaştım. Etrafta pek Türk yoktu. Genelde çoğunluk İskandinav'dı. Arada İtalyan ve İspanyollar'a da rastlıyordunuz. Güzel bir yere benziyordu burası. Ağaçlık, havası temiz ama biraz karanlık ve ürkütücüydü.
Bari bilgisayarımı alayım bütün gece film falan izlerim diye düşünerek eve geri döndüm. Kuzenim kaybolmuştu. Bütün evde(yani bütün odada) aradım, ne bir iz ne bir not hiçbir şey bırakmadan gitmişti. Hızla odadan çıktım, bilgisayarımı da almayı unutmadım.
Ağaçların arasında koşuştururken kardeşime rastladım. “Aa sen de mi buradasın?” demeye kalmadan “Abla gel bak sana bir şey göstereceğim” dedi . “Neymiş?” demeye kalmadan cebinden ufak bir şişe çıkardı. Şurup şişesine benziyordu. İçinde ne renk olduğunu göremediğim bir sıvı vardı. “Bunu buldum, içelim mi?” dedi. “Ne ki o?” demeye kalmadan ilk yudumu kafaya dikti. Hemen ardından ben de hızla şişeyi elinden alıp bir yudum içtim. İşte olanlar o anda oldu. Birden bire kardeşimin tüm uzuvları yer değiştirmeye başladı. Kafasından ayak, ellerinden saç, ayaktan boyun, boynun bi kısmından bel kıvrımı falan oluştu. “Noluyor lan?” demeye kalmadan aynısının bende de olduğunu gördüm.
Kardeşim muhteşem bir soğukkanlılık ve bilgelikle, “Bunu Fringe departmanına bildirmeliyiz” dedi. Dedim “Onlar Amerika’da nasıl yapacağız?” “Elbette bu kampta bir Amerikalı da vardır.” dedi. Kardeşimin görmeyeli bu kadar zekileşmiş olması beni şaşırtıyordu. “Peki” dedim ve peşinden gittim. Bu arada içtiğimiz sıvı hakkında bilgiler veriyordu bana. “Eğer bundan bi yudum daha içersek ölebiliriz, o yüzden içmeyelim.” diyordu. Tüm bunları nerden bildiğini sormak istedim, ağzım ayağımın altında olduğu için, ve o esnada koştuğum için dediğim anlaşılmadı. Etrafa bakınırken kardeşim gözden kayboldu. Uzaktan sesini duydum. “Abla Fringe…” dedi. Devamında ne söylediğini hiç öğrenemedim. Çünkü uyandım.
Saçma rüyalarımdan bir kesit okudunuz.
2 Maruzatım olacak:
Güzel bir rüya imiş.. Devamı gelebilir bu rüyanın. ben bazen tekmili birden rüyalar görebiliyorum..
Devamı gelse de dizi gibi izlesem her gece ya ne güzel olur. :D
Yorum Gönder