Görme - görüşme - tanışma evresi
Bu evrede çiftimiz birbirini uzaktan, yakından, şurdan burdan görüp, bi şekilde birbirleriyle tanışır ya da tanıştırılırlar. Tanışma grup içinde olabileceği gibi, baş başa, kafede, otobüste, vapurda, okulda, internet üzerinden vs. de olabilir. Bir görüşme ayarlanır ve kalplerin hoppidi hoppidi oynama yani hoşlanma derecesine göre çiftlerden biri diğerini ikinci görüşmeye davet edebilir. Bu görüşmelerde atılan kahkahalar her zamankinden fazla, yapılan espriler her zamankinden komik olacaktır.
Aşık olma evresi
Birkaç görüşmenin ardından, kimi vakalarda ilk görüşmede hatta ilk görüşte, çift artık aşık olduğunun farkına varır. Yüzlerinde hep salak bi sırıtış, içlerinde bi kıpırtı, böyle güzel bir hareketlenme olur. Gün içinde mesajlaşmalar, telefonda konuşurken yapılan sevimlilikler falan hep bu evreye dahildir. Bu dönemde, cümlelerin sonuna konan, bağlaç olan “ki”nin kullanımında bariz bir atış olur. “Geldim ki”, “Biliyorum ki” “Canımsın ki” “Ben de seni seviyorum ki” bilinen en temel örneklerdendir.
Boyundan büyük laflara kalkışma evresi
Bu evre çiftin aşklarının iyice başlarına vurduğu evredir. Gereksiz sözler verilir. “Beni hiç bırakma” “Seni asla bırakmayacağım” “Hep yanında olacağım” “Sen benim hayatıma giren en iyi şeysin” “Daha önce hiç böyle hissetmemiştim” gibi cümleler sık sık kullanılır. Ve salak gibi de inanılır bunlara. Güven seviyesinde aniden bi artış olur. Çünkü hakkaten ne bileyim en basitinden alışverişe giderken, maç izlerken bile yanındadır bu insan. “Demek ki hep yanımda olacak” diye düşünülür.
Olayın biraz ciddileşme evresi
Bu evrede çiftimiz birbirine iyice alışmış, birbirini iyice tanımıştır. Artık birbirlerine baştaki gibi anılarını, yaşadıklarını, kendilerinin iyi ve komik yönlerini anlatmazlar. Daha çok günlük olaylardan bahsedilir. Şuraya gittim, şunu yaptım, şöyle oldu falan denir. Yapılan sevimliliklerde azalma olur ancak yeni gelişmeler de yaşanır. Çiftimiz ailelerinin toleransına bağlı olarak, ya da yalnız yaşayan insanlarsa kimseyi takmadan, beraber tatile gitmeye, hafta sonları bi yerlere kaçmaya, birbirlerinde kalmaya vs. başlarlar. Bu gelişmelerden en önemlisi sevgilinin aileyle tanıştırılmasıdır. Her sevgili sanki hiç ayrılmayacaklarmışçasına bir hevesle annesine babasına hayatındaki en önemli olduğunu düşündüğü kişiyi tanıştırmak ister. Bu dönemde akrabaların düğünlerine, kuzenlerin doğum günlerine falan gidilir. Sevgilinin, yıllardır ailedenmiş ve hep aileden biri olacakmış gibi, fotoğraflarda belirmesi çok normaldir ve bundan iki taraf da gocunmaz.
Sorun - tartışma - kavga evresi
Bu evrede tabi paylaşılan şeylerin azalması, sürekli aynı şeylerin yapılması gibi şeylerle beraber sorunların ortaya çıkmaya başlaması kaçınılmazdır. Karşı tarafın olumsuz özellikleri yavaş yavaş fark edilir. Kaba tabirle küçük şeyler batmaya başlar. Saçma nedenlerden ötürü tartışılır. Ufak tefek şeylerden kavga çıkarılır. Çünkü kavga sonrası barışılınca bi süre güzel gider her şey. Kısa da olsa ilk günlerdeki gibi canımlı, bitanemli zamanlara dönülür. Aslında en fazla özür dileme ve söz verme de bu evrede gerçekleşir. “Özür dilerim bitanem, tamam bi daha seni hiç ama hiç üzmeyeceğim.” cümlesi sık kullanılanlara eklenir. Ama üzülür. Yine bir şey olur, yine tartışılır. Kıskançlıklar artar. Taraflar ilgi çekebilmek için olur olmaz oyunlar oynamaya başlar. Kıskandırmalar, sinirlendirmeler, haber vermeden bir şeyler yapmalar falan yine bu dönemdedir.
Sorunların fark edilmesi ve çözüm için çabalama evresi (Opsiyonel)
Genelde çiftimiz bu evrede artık işlerin kötüye gitmeye başladığını fark eder ve ayrılmamak adına çabalamayı düşünür. Tabi “Ne uğraşıcam olum” diyip direkt ayrılığı seçenler de olacağı için bu evre opsiyoneldir. Ayrılığı seçmeyenler içinse zor ve yorucu bir süreçtir. Sürekli konuşulur, tartışılır. “Sen şunu yapmıştın”lardan “Özür dilerim”lere uzanan bir yoldur. Bazen karşıdaki özür dilese bile mutlu olunmaz çünkü özürle sorun çözülmez. Sonuçta sorun çözülemiyorsa, ki genelde çözülmez çünkü baştaki o büyü bozulmak bi yana artık hiç kalmamıştır bile, ayrılık fikri ortaya atılmaya başlanır.
Ayrılık öncesi bekleme evresi
Bu evrede genelde iki taraf da harekete geçmez. İki taraf da ayrılığın sorumluluğunu omuzlarına almak istemezler. İkisi de sık sık ayrılıktan söz eder ancak buna kimse cesaret edemez. Hayatının büyük bi kısmını kaplayan insanı bi anda atıvermek zor gelir. Alışkanlık zaten vardır ama aşk da vardır hala. İlişkideki üzücü ve yine yorucu belki de en yorucu evre budur. “Giderse ne bok yerim?” soruları zihni epey zorlar. Bir yandan da bilinir ki aşılmayacak acı yoktur. Bilinmese de öğrenilecektir.
Ayrılık
Sonunda taraflardan biri bi anda gaza gelip de “Ayrılalım” diyince ayrılınır. İyice öğrenilir ki, sonu olmayan şey yoktur. Artık kimseye bağlanmam, kimseyi istemem diyenler çıkacaktır ama sonra geçecektir. Çünkü her ilişki tekerrürden ibarettir.
3 Maruzatım olacak:
Oku bi de bakalım doğru sınıflandırmış mıyım? :D
Yorum Gönder