2 Kasım 2010 Salı

Bu da Kasım ayının ilk blogu

(Google'a Kasım yazınca 6 Kasım'daki 6-0lık Fenerbahçe-Galatasaray maçıyla ilgili resimler çıktı. Futbolla pek ilgilenmiyorum, zaten konumuzla da ilgisi yok. Sonbahar yazayım dedim, böyle bu mevsimi sempatik gibi gösteren fotoğraflar vardı hep. O yüzden ben de buraya resim koymaktan vazgeçtim.)

Zaman ne de çabuk geçiyor tarzı, yaşlı giriş cümlesi ile başlamak istemezdim ama harbiden zaman çabuk geçiyor. Olursa Ekim'e kadar, olmazsa... şeklindeki şakalarım bitti. Çünkü Kasım geldi.

Kasım'ı sevmiyorum. Daha önce de demiştim bunu ben. Geçen seneydi evet. Bak hala aynıyım demek ki. Kasım'dan hoşlanmıyorum. "Aha lan kış geldi" diyor yavşak yavşak. İnat ediyorum yine de hala tişört giyiyorum. Çok üşürsem üstüne bir hırka. Kabullenemiyorum bittiğini sıcak havaların. Tabi soğuk algınlığı diye bir şey var. Pek güzel hissettiriyor soğuğun varlığını. Hissetmezsen alınıveriyor. Buna da soğuk algınlığı deniyor.

Neyse efendim, bir kaç gündür evimizde tadilat var. Ben düzenli bir insanım. Düzenliden ziyade ev konusunda statükocuyum. Böyle bir şeyler zırt pırt değişsin, bir hareketlilik olsun, yenilikmiş, taşınmaymış, bunlardan hoşlanmam. Bu yüzden kışlık kıyafetlerimi çok geç çıkardım mesela. Tabi bu kışın gelişini sürekli erteliyor olmamdan da ileri geliyor olabilir biraz. Yine de işte mutfaktaki o tadilat benim psikolojimi yerle bir etti. Hiç gerek yoktu bence. Neymiş, fayanslar yerinden çıkmış da düşüp kırılacakmış. İki tane fayans çıktı diye bütün fayanslar değiştirilir mi? Değiştirilmemeli. Annem durumun gerekliliği konusunda beni ikna etmeye çalışıyor. Moral veriyor falan. Bitince temizlik yapacağız mis gibi olacak diyor. Sabırsızlıkla bitmesini bekliyorum.

Ben bu eve alışamamıştım. Hala eski sokağımdan geçerken gözüm dolar. Kış gelince o 'gözüm dolar'ın yanına bir de 'götüm donar' ekleyeceğim, evet. Ne bileyim zaten bu ev bana böyle soğuk ve samimiyetsiz geliyor yeterince. Şimdi mutfak da değişiyor, öf işin yoksa bir de ona alış.

Biliyorum seneye, Kasım geldiğinde yine böyle verip veriştireceğim bu zavallı aya. Ne yapayım o da bu kadar sevimsiz olmasaydı. Hatta yine iyisin Kasım, içimden geçenlerin hepsini söylemedim bile. Bak tutuyorum üzülme diye. Gerçi o zamana yaşar mıyız belli değil de neyse... Yaşarsak ekime, ölürsek...

5 Maruzatım olacak:

Alo Elo! dedi ki...

bahuuuuu! bak nasıl buldum seni! valla ben de şaşırdım doğrusu , Asiye'nin bloğundaki yorumundan buldum seni! :)))))
izliyorum bundan böyle seni!

Alo Elo! dedi ki...

ya pardon ben çoook benzettim de sizi! yanlış oldu!

Neredeyse Kafasız Nick dedi ki...

Heheh yok problem değil. :)

Alo Elo! dedi ki...

ama o kadar çok benziyorsun ki felaket derecede! :) bu da nasıl bir anlatımsa! :)P

Neredeyse Kafasız Nick dedi ki...

Beni hep birilerine benzetirler zaten. Ortalama bir tipim var demek ki. :D

Template by:
Free Blog Templates