Yazdın. Öyle ansızın. Sustuk sonra. Unuttuk belki. Sen hatırladın. Hatırlattın. Konuştuk. Şaşırdık. Çok şaşırdık. Çok paylaştık. Paylaştıkça tanıdık. Tanıdıkça anladık. Huzurdu bu. Mutluluk böyle bir şeydi. Uzun zamandır karşımıza çıkmamış olmasındandı mutsuzluğumuz. Uzun zamandır hiçbir şey düşünmeden gülmediğimiz içindi huzursuzluğumuz.
Paylaştık. Güldük bolca. Anladık demiş miydim? Evet. Öyle benzerdik ki, anlamamız zor olmadı birbirimizi. Zamanında belki sen de aradın, bu denli anlayacağın, anlaşılacağın birini. Buldun sandın. Hayal kırıklıkları yaşadın. Bıkmadın aradın yine de. Ya da isyan ettin bıraktın. Bazen en güzel şeylerin, sadece olanları akışına bıraktığında karşına çıkabileceğini bilmeden. Ben de bilmiyordum.
Konduramadım önce. Bu kadar benzerlik, böylesi mutluluk, bu huzur, rüya olabilirdi ancak. Benim olduğunu düşünmek sadece güzel bir hayal olabilirdi. Kusursuz bir uyumdu söz konusu olan. İnanamamak anlaşılabilirdi. Ama gerçek olması anlaşılır türden değildi.
Bocaladım. Belli etmeye çalışırken hislerimi, umutsuzluğa kapıldım çok kez. Benzerliğimizin burada da geçerli olabileceğini düşünemedim. Öyleydi. Senden gelen her şeye anlam yüklemek güzeldi. Ya da anlam aramak. Aramak yormuyordu beni ilk defa. Farklıydı. Değişiktin ama sen de benim gibiydin. Ben sendim.
Çok şaşırdık da demiştim ya. Şaşırmadık bir yerden sonra. Şaşırmak da tanıdık gelmeye başladı. Hani derler ya, insan başını yastığına koyduğunda aklına ilk ne geliyorsa, onda huzur buluyordur. Şaka şaka demezler. Bunu şimdi ben uydurdum belli ki. Ama dediğim gibiydi. O huzurla uyumak güzeldi. Gülümseyerek kapatmak gözlerimi. Uyanmak daha güzeldi. Senli bir güne uyanacağımı bilmek. Uyandığımda tüm yaşananların rüya olmadığını görmek paha biçilemezdi. Güzeldin. Gerçektin. Emindim.
Yazdın işte. İyi ki yazdın. Vardın. Duydum sesini. Sendin. Benimdin. Tüm güvensizliklerini benimle unut istedim. Dinledim seni. Dinlemek hep yaptığım bir şeydi ama hiç bu kadar güzel olmamıştı. Hiçbir ses bu kadar huzur vermemişti bana. Uzun zamandır böyle heyecanlanmamıştım telefon çaldığında.
Geldin sonra. Geldin ya. Halihazırda çokça sıcak bir şehre kendi sıcaklığını kattın, arttırdın. İçimi de ısıttın. Sarıldım sana. Elini tuttum. Daha önce sesinle bünyemde yarattığın eminliği ellerinle uzattın bana bir kez daha. Biliyordum sen tutarken elimden kimse, hiçbir şey zarar veremezdi bana. Hiçbir güç içimde yeşeren o huzurun büyümesini engelleyemezdi. Büyüdü nitekim. Küçük bir filizken ağaç oldu. Kök saldı hatta. Kaldı orada. Huzur, hiç bu kadar anlamlı gelmemişti bana.
Gülümsemelerimin boşa olmadığını biliyordum artık. Üzüldüğümde senin de üzüldüğünü, gülümsememin senin için ne kadar anlamlı olduğunu anlıyordum. Sen üzülme diye gülüyordum bazen. Her zaman yaptığım gülme eylemini senin gibi mucizevi bir şey için ifa etmek şahaneydi.
Bilmeden üzülmene sebep olmak ise kolumun kesilmesi gibiydi. Ya da bacağımın. Kesildiğinde çok acıyacak her hangi bir yerimin işte. Şimdiye dek hiçbir yerim kesilmediği için o acıyı bilemeyeceğimi düşünme. Bilemeyeceğim kadar büyük olduğunu söylüyorum işte.
Biliyorum. Hatta ilk kez bu kadar net biliyorum diyorum. Hatta bildiğim tek şeysin belki. Tüm bildiklerimi unuttum seninle. Unutmadıklarımı da unutacağım. Onlara ihtiyacım yok ki. Her şeyin anlamı değişti zaten. Tüm matlıklar silindi. Tüm flu renkler gitti. Her şey daha parlak, daha belirli. Gözümün önünde durduğu halde görmediklerimi artık gözlüklerim olmadan bile görebiliyorum. Tedavimsin benim. İyileştirensin. Ama senin iyi olduğunu bilmek, iyileşmekten de mühim.
Bu kadar iyi hissettirdiğin için değil, önce sen olduğun için seviyorum seni. Mesela kedim de iyi hissettiriyor bana bazen. Ya da okuduğum bir kitap. İzlediğim güzel bir film. Ama onlara aşık olmuyorum. “Sen”i seviyorum. Sen sen sen… sıradan bir kişi zamiri değil bu, yalnızca seni tanımladığı için çok değerli.
Anlatamıyorum. Anlatmaya çabalamıyorum. Anlatamamak bile güzel ki. Elimden bu kadarının geldiğinin, hissettiğimin şu kelimelerin söylediğinden çok daha fazlası olduğunun farkında olduğunu biliyorum.
İşte bu yüzden “Sen”i seviyorum.